21 Nisan 2009 Salı


TEFSİRDE İSRAİLİYAT

İsrailiyat kavramını belki çoğunuz ilk defa duyuyor olabilirsiniz.Ama bu kavramı öğrenince zihninizde ve tefsir ve hadis kitaplarında ne kadar da yer ettiğini,insanların tartıştığı,
cedelleştiği,ihtilaf ettiği konulara kaynaklık ettiğini anlarsınız.
Tefsir ilminin temel konularından birisidir:İsrailiyat.Bu konuyu bilmek,öğrenmek bize Kur’an’a yaklaşım tarzımızda yardımcı faktörlerden birisidir.Allah Rasulu(s.a.v) zamanında gündemde olmayan bu durumun,Sahabe ve Tabiin zamanında ortaya çıkmasının elbette nedeni olması lazım.Bu nedenleri ve israiliyat açıklamalarına girmeden önce israilayattan ne kastettiğimizi bilmemiz lazım.
İsrailiyat kelimesi;”İsrailiyye” kelimesinin çoğuludur.Yahudi kelimesi ise bu kelimeden daha umumidir.Bu bakımdan her İsrailî,Yahudi olduğu halde,her Yahudi İsrailî neseb sayılmaz.Biz bu kelimenin dilsel yapısından çok ıstilahi yapısını ele almalıyız.İsrailiyat;Yahudi,Hristiyan yani Ehli Kitab ve diğer kültürlerden Kur’an tefsirine girmiş olan rivayetlerdir.Daha çok Yahudiler tarafından sokulmuş olduğu için diğer kültürlerden İslama,Kur’an tefsirlerine girmiş rivayetlere verilen genel isim olmuştur.
İsrailiyat Allah Rasulu zamanında değil sahabe zamanında ortaya çıkmıştır.Rasulullah zamanında niçin çıkmamıştı acaba?.Çünkü Allah Rasulu,ashabının vahyiyle beslenmesini,Kur’an’la hayat bulmasını istemişti.İslam hayata hakim olurken,dış etkenlerin islamın bünyesine girip de dini dejenere etmesine kesinlikle izin vermezdi.Allah Rasulu,yaşayan bir Kur’an’dı.Kur’an’a vahiy harici bir bilginin girmesini istemezdi ve ashabının beslenme kaynağı olarak vahyi görüyordu.Bir rivayette Hz.Ömer’in elinde Tevrat nüshalarını gördüğünde hiddetlenip onu almış ve “Allah’a yemin olsun ki Musa a.s bugün aramızda olsaydı bana uymaktan başka bir şey yapmazdı”
Başka bir rivayetde de:”Ehli Kitab’a bir şey sormayınız.Onlar size doğru yolu göstermezler.Çünkü kendileri sapıtmışlardır.Aksi takdirde hakkı yalanlar ya da batılı tasdik edersiniz.Allah’a andolsun ki Musa aramızda olsaydı bana tabi olmaktan başka bir şey yapmak helal olmazdı.”
Hz.Peygamber a.s zamanında –Medine devrinde-Ehli Kitab’tan bir rivayet geldiği zamanki tavrını şu rivayet ortaya koymaktadır:”Ehli Kitab,Tevratı İbrani diliyle okur ve muslümanlar için Arapça olaark tefsir ederlerdi.Bunun üzerine Hz.Peygamber a.s “Kitab Ehlini tasdik de etmeyin tekzib de etmeyin.Allah’a ve Onun tarafından indirilene iman ettik deyin” (Buhari-Ebu Davud)buyurmuştur.İşte Allah Rasulun tavrı.Kur’an’da bildirildiği kadarı bize yeter,ayrıntılarla uğraşmayın,onları öğrenmek için çaba harcamayın,merak etmeyin,çok soru sormayın anlamındadır.
İsrailiyat;Kur’an’da kısa ve kapalı olarak bahsedilen kıssalar etrafında döndü.Kur’an’ın kıssalardan bahsetmesinin esas gayesi,onların düştüğü hatalara düşmeden,onlardan ibret almak,insanlara nasihat etmek ve Allah’a kulluk etmelerini sağlamak içindi.Ama insanlar kıssaları okuduklarında teferruat kısmına takıldılar,merak ettiler,arkasını araştırmaya çalıştılar.Olayların tarihini,olayın meydana geldiği yeri ve o kıssanın kahramanlarının isimlerin peşine düştüler.Kur’an, kıssalarda şahıs,yer ve zaman gibi ayrıntı üzerinde durmaz,mesaja odaklı ifadeler kullanılır.Ama Tevrat’ta-tahrif edilmiş- bunun tersi idi.ayrıntılar,şahışlar,yerler daha çok ön plandadır.
Ashab;Ehli Kitabtan şeriata muhalif,İslam inancına aykırı sözlerini tahkik ederler,incelerler öyle alırlardı.Sahabenin Ehli Kitaba başvurması azdı.İbni Abbas bazen başvururdu.Başvursa bile Yahudilikten İslama geçen Müslümanlara başvururlardı.Ama Tabiin,bu konuda sahabe kadar titiz olmamış,çünkü ehli kitaptan Müslüman olanlar çoğalmıştı.İşte Tabiin bir çok konuda Ehli Kitab’tan rivayet almışlardı.Tabiin devrinden sonraki neslin Ehli Kitab’tan rivayet alması daha da çoğaldı.Onların sözlerini reddetmeksizin,eleştiriye tabi tutmadan alınmaya başlandı.Böylelikle özellikle rivayet tefsirlerine israiliyat haberleri,rivayetleri girmiş oldu.İbn-Kesir bile Kur’an Tefsirinin girişinde ifade etmiştir ve kendisinin her ne kadar kaçınırsa kaçınsın israiliyat rivayetlerinin tefsirinde bulunduğunu itiraf etmektedir.Hatta Ahmed b.Hanbel o devrin ortamını ortaya koymak adına şöyle söylemiştir:Üç şeyin aslı yoktur:Tefsir,Melahim ve Megazi
Tefsir kitaplarına israiliyatın girdiği konular şunlardır:
1-Yeryüzünün konumuyla ilgili durumlar.Dünyanın öküzün boynunda olması gibi rivayetler.
2-Yer ve göklerin yaratılmasıyla ilgili ayrıntılı rivayetler
3-Ruhla ilgili konular
4-Geçmiş millet ve kavimlerle ilgili kıssalar
5-Hz.Adem a.s yaratılmadan önceki olayların rivayetleri
6-İblisin yaratılmasıyla ilgili konular
7-Harut ve Marut kıssasıyla ilgili rivayetler
8-Şimşek ve yıldırım ile ilgili konular
9-Ay ve güneşle ilgili rivayetler
10- Ashabı kehf ile ilgili rivayetler
11-Hz.Adem’in yaratılışı,cennetten kovuluşu,ağacın cinsi gibi rivayetler
12-Habil ve Kabil kıssası
13-Hz.Nuh ve tufanıyla ilgili(Geminin büyüklüğü, ağacın cinsi, sayıları ,ilk ve son binenler vs gibi ayrıntılar hakkındaki rivayetler)
14-Yecüc ve Mecücle ilgili rivayetler (Bu kavmin Türkler olduğu gibi)
15-Hz.Musa’nın asasıyla ilgili (Hangi ağaçtan,boyu vs.)
16-İbrahim a.s’ın Allah’ın izniyle dirilttiği kuşların isimleri
17-Bakara suresindeki bahsedilen inek olayında ineğin neresiyle vurulduğu gibi şeyler
18-Hz.İsa ve Hz.Meryem kıssasındaki Kur’anda belirtilmeyen ayrıntılar
19-Hz.Musa ve Salih bir kul arasındaki olayın zaman ve yer isimleri
ve buna benzer konularda, gerek peygamber gerekse helaka uğrayan kavimlerin yer ve zamanla ilgili rivayetlerde israiliyat türü rivayetler tefsir kitaplarımıza girmiştir. .İşte İslami tefsirlerdeki ihtilafların kaynağı bu tür rivayetler olmuştur

İslam Alimleri israiliyat haberlerini üç kategoride değerlendirmişlerdir:
1-Sıhhati bilinip Kur’an’a uyan rivayetler ki bunlar makbul rivayetlerdir.
2-Yalan olduğu bilinip Kur’an’a uygun olmayan rivayetler ki bu asla caiz değildir.
3-Sıhhati tam olarak tesbit edilemeyen rivayetler ise bunları ne kabul ederiz ne de reddederiz.
İsrailiyat türü rivayetler tefsir kitaplarına nasıl girdi?
Bu rivayetler öncelikle Ehli Kitaptan Müslüman olanlar tarafından derlendi.Bu kişiler kendilerine bir şeye sorsun sormasın eskiden kalma alışkanlıklarından insanlara Kur’an kıssalarının anlatmaya çalışmışlardır ki kendilerinin bilgili olduğu izlenimini vermişlerdir.
İsrailiyat türü haberlerin tefsirlere girmesinin sebepleri olarak şunları söyleyebiliriz:
1-İlk Müslümanların kültür seviyelerinin düşük olması
2-Müslüman görünüp de İslama düşman olanların kasti tavırlarının olması
3-Ehli Kitab’tan Müslüman olanların menfaatlerinden,İslam toplumda seçkin,bilgili bir yer edinme düşüncelerinin olması
4-Ehli Kitabtan Müslüman olan ve samimi olmasına rağmen,hala psikolojik olarak eski kültürünü üzerinden atamamış olmaları
5-Ehli Kitabtan Müslüman olanların kimselerin eski durumları yeni dinlerinde de görmek istemeleri.
İnsanlar fevc fevc İslama girmişlerdi ama Allah Rasulu ve sahabenin çektiği sıkıntıları görmemişler,o atmosferi yaşamışlar,Müslüman olmuşlar ama eski cahiliye adetlerini üzerlerinden atamamışlar,eski kültürlerini İslam’a taşıyarak İslamın saflığı bozulmaya başlamıştır.Tabiilerden sonra israiliyat kaynaklı rivayetleri tefsire sokuşturmak adet haline geldi.
İsrailiyat kaynağı olarak gösterilen şahıslar:
1-Abdullah B.Selam:İlim sahibi bir sahabi. Hz.Peygamberimizin vefatından 2 sene önce Müslüman olmutur.Yahudi iken Müslüman olan bu sahabi fazla eleştirtilmemiş,güvenilir biri olarak kabul edilir.
2-Ka’bu’l Ahbar:Yemen Yahudilerinden olup,İslamı Hz.Ebu Bekir veya Hz.Ömer zamanında seçtiği rivayet edilir.İsrailiyat rivayetlerin çoğu bundan gelir. En çok eleştirilen birisidirHz.Ömer ,Ka’b’ın konuşmasını yasaklamıştır.Onu sürgün etmekle tehdit etmiştir.Yahudiliği tam olarak bırakmadığı rivayet edilir.
3-Vehb B.Münebbih: Tabiinden olup israiliyat rivayetleri çoktur.
4-Abdulmelik B.Abdulaziz B.Cureyc(Ölümü-H.150):Aslı Bizanslı olan bu kişi,Mekke alimlerinden olup ve muhaddislerindendir.Hicazda ilk kitap tasnif eden kişi sayılır.Taberi bundan çok rivayet eder.Hristiyanlık ile ilgili rivayetler bu kişiden kaynaklanır.Bir çok zayıf hadis rivayet etmiştir.
5-Temim ed-Darimi:Bu kişi de Hristiyan menkibelerini İslam dünyasına duyurdu.
Tarihte de israiliyat haberlerini ilk defa tenkide tabi tutan,onları eleştiren kişi :Abdulhak İbn Atiye (H.546)2dir.
Bizler Müslüman olarak tefsirlerimizin içerisine girmiş olan israiliyat rivayetleri karşısında ne yapmalıyız?.Tutumumuz ne olmalıdır?.gibi soruların cevabını bulmaya çalışmalıyız?.Bunu cevaplarken Peygamberin ve ashabının bu gibi durumlarda tavrının ne olabileceğini tefekkür etmeliyiz.İnsanların bu sorulara farklı farklı cevapları olabilir.Her zaman olduğu gibi bu konuda da Müslümanın Kur’an’a bakışı etrafında dönüp dolaşıyor.İnsanlar kendilerini ilgilendirmeyen, amelini olumlu yönde etkilemeyen ayrıntılarla uğraşmasının kazandıracağı bilgi yığınından başka bir şey olmayacaktır.




Hiç yorum yok: