21 Mayıs 2009 Perşembe


KUR’AN’DA SEVGİ

1-Allah’ı Sevmek;O’nun Yoluna Uymaktır
De ki: «Allah'ı seviyorsanız bana uyun. Allah da sizi sevsin ve günahlarınızı bağışlasın. Allah affeder ve merhamet eder».3/Ali İmran-31
2-Sevmek,İnfak Etmektir
Sevdiğiniz şeylerden sarfetmedikçe iyiliğe erişemezsiniz. Her ne sarfederseniz, şüphesiz Allah onu bilir.3/Ali İmran-92
3-Dünya Sevgisi İnsanı Felakete Götürebilir
Allah size verdiği sözü yerine getirdi. Hani size sevdiğinizi (zaferi) gösterdikten sonra bozuluncaya, savaş konusunda görüş ayrılığına düşünceye ve itaatsizlik edinceye kadar müşrikleri kırıp geçiriyordunuz. Kiminiz dünyayı istiyordu, kiminiz de ahireti istiyordu. Sonra sizi deneyden geçirmek için onların başından savdı. Ama yine de sizi affetti. Allah müminlere karşı gerçekten lütuf sahibidir.3/Ali İmran-152
4-İnsanların Dünyaya Sevgisi Fazladır
Hayır, hayır! Sizler, çabuk elde edeceğiniz dünya nimetlerini seversiniz.75/Kıyamet-20
Doğrusu insanlar, çabuk elde edilen dünya nimetlerini severler de ağırlığı çekilmez günü arkalarında bırakırlar.76/İnsan-27
5-Nedense İnsanlar Öğüt Verenleri Pek Sevmezler(Herhalde İşlerine Gelmez)
Salih de onlardan yüz çevirdi ve «Ey milletim! And olsun ki ben size Rabbimin sözünü bildirmiş ve öğüt vermiştim; fakat siz öğüt verenleri sevmiyorsunuz» dedi.7/Araf-79
6-İnsanoğlu Malı ve Mülkü Çoğaltma Yarışındadır
Malı öyle bir seviyorsunuz ki, yığmacasına.89/Fecr-20
Doğrusu o, malı çok sever.100/Adiyat-8
7-İnanlar İçin Allah’ın Yardımı ve Zafer En Büyük Sevinçtir
Bundan başka, sevdiğiniz bir şey daha: Allah katından bir yardım ve yakın bir zafer vardır. İnananlara müjde ver.61/Saf-13
8-İman Edenler Karşılık Beklemeden Severler
İşte siz, onlar sizi sevmezken onları seven ve Kitapların bütününe inanan kimselersiniz. Size rastladıkları zaman: «İnandık» derler, yalnız kaldıklarında da, size öfkelerinden parmaklarını ısırırlar. De ki: «Öfkenizden çatlayın». Allah kalblerde olanı bilir.3/Ali İmran-119
9-Allah Sevgisinin Önüne Geçen Sevgi Şirktir
İnsanlardan bazıları Allah'tan başkasını Allah'a denk tanrılar edinir de onları Allah'ı sever gibi severler. İman edenlerin Allah'a olan sevgileri ise (onlarınkinden) çok daha fazladır. Keşke zalimler azabı gördükleri zaman (anlayacakları gibi) bütün kuvvetin Allah'a ait olduğunu ve Allah'ın azabının çok şiddetli olduğunu önceden anlayabilselerdi.2/Bakara-165
10-Küfür Sevgisi Olanlar Dost/Veli/Otorite Kabul Edilmez
Ey inananlar! Babalarınızı, kardeşlerinizi küfrü imana tercih ediyorlarsa dost edinmeyin. Sizden onları kim dost edinirse doğrusu kendine yazık etmiş olurlar.9/Tevbe-23
11-Dünyadaki Bir Takım Şeylere Aşırı Sevgi,İnsanı Ahiretten Uzaklaştırır.
Kadınlara, oğullara, kantar kantar altın ve gümüşe, nişanlı atlar ve develere, ekinlere karşı aşırı sevgi beslemek insanlara güzel gösterilmiştir. Bunlar dünya hayatının nimetleridir, oysa gidilecek yerin güzeli Allah katındadır.3/Ali İmran-14
12-İnsanı Allah Yolunda Mücadeleden Uzaklaştıran Her Sevgi Yoldan Çıkarır
De ki: «Babalarınız, oğullarınız, kardeşleriniz, eşleriniz, akrabanız, elde ettiğiniz mallar, durgun gitmesinden korktuğunuz ticaret, hoşunuza giden evler sizce Allah'tan, Peygamberinden ve Allah yolunda savaşmaktan daha sevgili ise, Allah'ın buyruğu gelene kadar bekleyin. Allah fasık kimseleri doğru yola eriştirmez.»9/Tevbe-24
13-Eşlerin Birbirine Olan Sevgisi Allah’ın İşaretlerindendir
Kaynaşmanız için size kendi (cinsi)nizden eşler yaratıp aranızda sevgi ve merhamet peydâ etmesi de O'nun (varlığının) delillerindendir. Doğrusu bunda, iyi düşünen bir kavim için ibretler vardır.30/Rum-21
14-Akrabalık Sevgisi İnsani Özelliklerdendir
İşte Allah'ın, iman eden ve iyi işler yapan kullarına müjdelediği nimet budur. De ki: Ben buna karşılık sizden akrabalık sevgisinden başka bir ücret istemiyorum. Kim bir iyilik işlerse onun sevabını fazlasıyla veririz. Şüphesiz Allah bağışlayan, şükrün karşılığını verendir.42/Şura-23
15-Allah’ın ve Müminlerin Düşmanına Sevgi Beslenmez
Ey inananlar! Benim de düşmanım, sizin de düşmanınız olanları dost edinmeyin. Onlar, size gelen gerçeği inkar etmişken, onlara sevgi gösteriyorsunuz; oysa onlar, Rabbiniz olan Allah'a inandığınızdan ötürü sizi ve Peygamberi yurdunuzdan çıkarıyorlar. Eğer sizler Benim yolumda savaşmak ve rızamı kazanmak için çıkmışsanız onlara nasıl sevgi gösterirsiniz? Ben, sizin gizlediğinizi de, açığa vurduğunuzu da bilirim. İçinizden onlara sevgi gösteren kimse, şüphesiz doğru yoldan sapmıştır.60/Mümtehine-1

20 Mayıs 2009 Çarşamba



ÜZÜLMEMEK
1-Üzülmemek Tavsiyesi;Hz.Peygamber a.s’ın en yakın arkadaşı Hz.Ebu Bekir’e mağarada iken moral motivasyonuydu
“Ona (Muhammed'e) yardım etmezseniz, bilin ki, inkar edenler onu Mekke'den çıkardıklarında mağarada bulunan iki kişiden biri olarak Allah ona yardım etmişti. Arkadaşına (Ebu Bekir'e) «Üzülme, Allah bizimledir» diyordu; Allah da ona güven vermiş, görmediğiniz askerlerle onu desteklemiş, inkar edenlerin sözünü alçaltmıştı. Ancak Allah'ın sözü yücedir. Allah güçlüdür, hakimdir”9/Tevbe-40
2-Kafirlerin Şatafat İçerisinde Yaşantısına Üzülmemek
“Sakın onlardan bazı sınıflara verdiğimiz dünya malına göz dikme, onlardan dolayı üzülme ve müminlere alçak gönüllü ol”15/Hicr-85
3-Kafirlerin Tuzaklarına Karşı Üzülmemek
“Sabret, senin sabrın ancak Allah'ın yardımıyladır; onlara üzülme, kurdukları düzenlerden de endişe etme.”16/Nahl-127
Onlara karşı üzülme ve yaptıkları hileler yüzünden bir darlığa düşme!.27/Neml-70
4-Allah’ın Verdiği Vaat Gerçek Olduğunu Bilerek Üzülmemek
Bu suretle onu anasına iâde eyledik ki gözü aydın olsun da huzünlenmesin ve bilsin ki Allahın va'di muhakkak haktır ve lâkin çokları bilmezler.28/Kasas-13
5-Kafirler Karşısında Üzülmemek
Gevşemeyin, üzülmeyin, inanmışsanız, mutlaka siz en üstünsünüzdür.3/Ali İmran-139
Şüphesiz, Rabbimiz Allah'tır deyip, sonra dosdoğru yolda yürüyenlerin üzerine melekler iner. Onlara: Korkmayın, üzülmeyin, size vâdolunan cennetle sevinin! derler.41/Fussilet-30
6-Başa Gelen Felaketlere Üzülmemek
“Peygamber arkanızdan sizi çağırırken, kimseye bakmadan kaçıyordunuz; kaybettiğinize ve
başınıza gelene üzülmeyesiniz diye, Allah sizi kederden kedere uğrattı. Allah, işlediklerinizden haberdardır.”3/Ali İmran-153
7-Müminler Cennete Girince Üzülmeyecekler
Allah'ı kendilerini rahmetine erdirmeyeceğine dair yemin ettikleriniz şunlar mıydı?» dedikten sonra berikilere dönüp: «Girin cennete size korku yok, artık asla üzülmeyeceksiniz de.» demektedirler.7/Araf-49
Allah: «Ey kullarım! Bugün size korku yoktur, siz üzülmeyeceksiniz» der.43/Zuhruf-68
8-Küfürde Yarışanlara Üzülmemek
Küfürde yarışanlar seni üzmesin; şüphesiz onlar Allah'a bir zarar veremezler. Allah ahirette onlara bir pay vermemek istiyor; onlara büyük azab vardır.3/Ali İmran-176
9-Münafıklık Yaparak ve Müslümanlar Aleyhine Casusluk Yaparak Küfre Girenlere Üzülmemek
Kalbleri inanmamışken, ağızlarıyla, «İnandık» diyenler, yahudilerden yalana kulak verenler ve başka bir topluluk hesabına casusluk edenlerden inkara koşanlar seni üzmesin. Sözleri asıl yerlerinden değiştirirler de, «Böyle bir fetva size verilirse alın, verilmezse kaçının» derler. Allah'ın fitneye düşmesini dilediği kimse için Allah'a karşı senin elinden bir şey gelmez. İşte onlar Allah'ın, kalblerini arıtmak istemediği kimselerdir. Dünyada rezillik onlaradır. Onlara ahirette de büyük azab vardır.5/Maide-41
10-Kafirlerin Sözlerine Üzülmemek
İnkarcıların sözleri seni üzmesin, çünkü bütün kudret Allah'ındır. O, işitir ve bilir.10/Yunus-65
Bunların sözü seni üzmesin. Biz onların gizlediklerini de, açığa vurduklarını da şüphesiz biliriz.36/Yasin-76
11-Kafirlerin Küfürde İnat Etmelerine Üzülmemek
İnkar edenin inkarcılığı seni üzmesin; onların dönüşü Bize'dir; o zaman, yaptıklarını kendilerine haber veririz. Allah, kalblerde olanı şüphesiz bilir.31/Lokman-23
12-Beşeri Korkulara Üzülmemek
En büyük korku bile onları üzmez; kendilerini melekler: «Size söz verilen gün işte bugündür» diye karşılarlar.21/Enbiya-103

18 Mayıs 2009 Pazartesi


KİMLER İÇİN ÜZÜNTÜ-KORKU YOKTUR
1-Allahın Yoluna Uyanlara Üzüntü Yoktur«İnin oradan hepiniz, tarafımdan size bir yol gösteren gelecektir; Benim yoluma uyanlar için artık korku-üzüntü yoktur, onlar üzülmeyeceklerdir» dedik.2/Bakara-38
2-İman Edip Salih Amel İşleyenlere Üzüntü Yoktur
Şüphesiz, inananlar, Yahudi olanlar, Hıristiyanlar ve Sabiilerden Allah'a ve ahiret gününe inanıp yararlı iş yapanların ecirleri Rablerinin katındadır. Onlar için artık korku yoktur. Onlar üzülmeyeceklerdir.2/Bakara-62 ve 5/Maide-69
3-İyiliği Sırf Allah İçin Yapanlara Üzüntü Yoktur
Hayır, öyle değil; iyilik yaparak kendini Allah'a veren kimsenin ecri Rabbi'nin katındadır. Onlara korku yoktur, onlar üzülmeyeceklerdir.2/Bakara-112
4-Yaptıkları İnfakı Başa Kakmayan ve Çıkar Elde Etmeyenlere Üzüntü Yoktur
Mallarını Allah yolunda sarfedip sonra sarfettikleri şeyin ardından başa kakmayan ve eza etmeyenlerin ecirleri Rablerinin katındadır. Onlara korku yoktur ve onlar üzülmeyeceklerdir.2/Bakara-262
5-Mallarını Gizli ve Açık İnfak Edenler İçin Üzüntü Yoktur
Gece gündüz, açık gizli, mallarını sarfedenlerin mükafatlarını Rab'leri verecektir. Onlara korku yoktur ve onlar üzülmeyeceklerdir.2/Bakara-274
6-Namaz Kılanlar ve Zekat Verenler İçin Üzüntü Yoktur
İnanıp yararlı işler işleyenlerin, namaz kılıp, zekat verenlerin Rab'leri katında ecirleri vardır. Onlara korku yoktur ve onlar üzülmeyeceklerdir.2/Bakara-277
7-Şehitler ve Şehadet Arzusu Çeken Müminler İçin Üzüntü Yoktur
Allah'ın kendilerine lütfundan verdiği mutlulukla sevinç duyarlar ve arkalarından şehit olarak kendilerine katılmamış olan mücahitler hakkında: «Onlara hiçbir korku yok ve onlar üzüntü de duymayacaklardır.» müjdesinde bulunurlar.3/Ali İmran-170
8-Peygamberi Tasdik Edip Kendini Düzelten Kimseler İçin Üzüntü Yoktur
Peygamberleri ancak müjdeci ve uyarıcı olarak gönderiyoruz. Kim inanır ve nefsini ıslah ederse onlara korku yoktur, onlar üzülmeyeceklerdir.6/Enam-48
Ey Adem oğulları! Size aranızdan ayetlerimizi okuyan peygamberler geldiğinde, onların bildirdiklerine karşı gelmekten sakınan ve gidişini düzeltenlere, işte onlara korku yoktur ve onlar üzülmeyeceklerdir.7/Araf-35
9-Allaha İman Edip Kötülüklerden Kaçınan Allah’ın Dostları İçin Üzüntü Yoktur
İyi bilin ki, Allah'ın dostlarına korku yoktur, onlar üzülmeyeceklerdir. Onlar ki Allah'a iman edip, takva ile kötülüklerden korunur dururlar.10/Yunus-62-63
10-Allahın Sınırlarına Riayet Edenler İçin Üzüntü Yoktur
Allah, sakınanları başarılarından ötürü kurtarır. Onlara hiçbir kötülük gelmez; onlar üzülmezler.39/Zümer-61
11-Allah’ı Rab Olarak Kabul Edip Dosdoğru Olanlar İçin Üzüntü Yoktur
Doğrusu, «Rabbimiz Allah'tır» deyip, sonra da dosdoğru gidenlere korku yoktur, onlar üzülmeyeceklerdir.46/Ahkaf-13

15 Mayıs 2009 Cuma



MÜMİNLERİN DİKKAT ETMESİ GEREKEN HUSUSLAR
" EY İMAN EDENLER"

1-Konuşurken Söylediğiniz Kelimeleri İyi Seçin
Ey inananlar! Peygamber'e, «Bizi de dinle» (raina; kötü anlama gelebilecek söz) demeyin, «Bizi gözet» (unzurna) deyin ve dinleyin, inkar edenlere elem verici azab vardır.2/Bakara-104
2-Sabr ve Namazla Allah’tan Yardım Dileyin
Ey İnananlar! Sabır ve namazla yardım dileyin. Allah, muhakkak ki sabredenlerle beraberdir.2/Bakara-153
3-Kulluğunuzun Göstergesi Olarak Helal Rızıklardan-Kazançlardan Yiyin ve Şükredin
Ey İnananlar! Sizi rızıklandırdığımızın temizlerinden yiyin; yalnız Allah'a kulluk ediyorsanız, O'na şükredin.2/Bakara-172
4-Öldürülenler Hakkında Kısas Farzdır
Ey İnananlar! Öldürülenler hakkında size kısas farz kılındı: Hür ile hür insan, köle ile köle ve kadın ile kadın. Öldüren, ölenin kardeşi tarafından bağışlanmışsa, kendisine örfe uymak ve bağışlayana güzellikle diyet ödemek gerekir. Bu, Rabbiniz'den bir hafifletme ve rahmettir. Bundan sonra tecavüzde bulunana elem verici azab vardır.2/Bakara-178
5-Allah’tan Sınırlarını Korumanız için Oruç Farz Kılınmıştır
Ey iman edenler! Oruç sizden önce gelip geçmiş ümmetlere farz kılındığı gibi size de farz kılındı. Umulur ki korunursunuz.2/Bakara-183
6-Allah’a Teslim Olun ve Şeytanın Adımlarını İzlemeyin
Ey iman edenler! Hep birden barışa girin. Sakın şeytanın peşinden gitmeyin. Çünkü o, apaçık düşmanınızdır.2/Bakara-183
Ey İnananlar! Şeytana ayak uydurmayın. Kim şeytanın ardına takılırsa, bilsin ki, o, hayasızlığı ve fenalığı emreder. Allah'ın size lütuf ve merhameti bulunmasaydı, hiçbiriniz ebediyen temize çıkamazdı. Fakat Allah dilediğini temize çıkarır. Allah işitir ve bilir.24/Nur-21
7-Hesap Günü Gelmeden Önce Mallarınızı Allah Yolunda Harcayın
Ey inananlar! Alışverişin, dostluğun, şefaatin olmayacağı günün gelmesinden önce sizi rızıklandırdığımızdan hayra sarfedin. İnkar edenler ancak yazık edenlerdir.2/Bakara-254
8-Verdiğiniz Sadakaları Başa Kakmayın,Yardımlarınızdan Çıkar Elde Etmeyin
Ey İnananlar! Allah'a ve ahiret gününe inanmayıp, insanlara gösteriş için malını sarfeden kimse gibi, sadakalarınızı başa kakma ve eza etmekle boşa çıkarmayın. Onun durumu, üzerinde toprak bulunan kayanın durumu gibidir, üzerine bol yağmur yağdığında onu cascavlak bırakır. Kazandıklarından hiçbir şey elde edemezler. Allah inkar eden kimseleri doğru yola eriştirmez.2/Bakara-264
9-Hayır Olarak Verdiğiniz Mallar Kötü Olmasın
Ey iman edenler! Kazandıklarınızın iyilerinden ve rızık olarak yerden size çıkardıklarımızdan hayra harcayın. Size verilse, gözünüzü yummadan alamayacağınız kötü malı, hayır diye vermeye kalkışmayın. Biliniz ki Allah zengindir, övgüye lâyıktır.2/Bakara-267
10-Faizden Uzak Durun
Ey iman edenler! Allah'tan korkun. Eğer gerçekten inanıyorsanız mevcut faiz alacaklarınızı terkedin.2/Bakara-278
Ey İnananlar! Faizi kat kat alarak yemeyin. Allah'tan sakının ki başarıya erişesiniz.3/Ali İmran-130
11-Alışverişlerinizi Kağıda Dökün ve Şahit Tutun
Ey İnananlar! Birbirinize belirli bir süre için borçlandığınız zaman onu yazınız. İçinizden bir katip doğru olarak yazsın; katip onu Allah'ın kendisine öğrettiği gibi yazmaktan çekinmesin, yazsın. Borçlu olan da yazdırsın, Rabbi olan Allah'tan sakınsın, ondan bir şey eksiltmesin. Eğer borçlu, aptal veya aciz, ya da yazdıramıyacak durumda ise, velisi, doğru olarak yazdırsın. Erkeklerinizden iki şahid tutun; eğer iki erkek bulunmazsa, şahidlerden razı olacağınız bir erkek, biri unuttuğunda diğeri ona hatırlatacak iki kadın olabilir. Şahidler çağırıldıklarında çekinmesinler. Borç büyük veya küçük olsun, onu süresiyle beraber yazmaya üşenmeyin; bu, Allah katında en doğru, şahidlik için en sağlam ve şüphelenmenizden en uzak olandır. Ancak aranızdaki alışveriş peşin olursa, onu yazmamanızda size bir sorumluluk yoktur. Alışveriş yaptığınızda şahid tutun. Katibe de şahide de zarar verilmesin; eğer zarar verirseniz, o zaman doğru yoldan çıkmış olursunuz. Allah'tan sakının, Allah size öğretiyor; Allah her şeyi bilir.2/Bakara-282
12-Ehli Kitaba Tabi Olmayın ki Sizi Dininizden Çevirmesinler
Ey iman edenler! Kendilerine kitap verilenlerden bir guruba uyarsanız imanınızdan sonra sizi yeniden inkârcılığa sevkederler.2/Ali İmran-100
13-Allah’ın Sınırlarını Koruyun ve Sadece Müslüman Olarak Ölün
Ey inananlar! Allah'tan, sakınılması gerektiği gibi sakının, sizler ancak müslüman olarak can verin.3/Ali İmran-102
14-Sırlarınızı Müslüman Olmayanlarla Paylaşmayın
Ey İnananlar! Sizden olmayanı sırdaş edinmeyin, onlar sizi şaşırtmaktan geri durmazlar, sıkıntıya düşmenizi isterler. Onların öfkesi ağızlarından taşmaktadır, kalblerinin gizlediği ise daha büyüktür. Eğer aklediyorsanız, şüphesiz size ayetleri açıkladık.3/Ali İmran-118
15-Kafirlere İtaat etmeyin
Ey İnananlar! İnkar edenlere itaat ederseniz, sizi geriye döndürürler de kayba uğrarsınız.3/Ali İmran-149
16-Olaylara Bakış Açınız Kafirlerin Mantığı İle Aynı Olmasın
Ey iman edenler! Sizler, inkâr edenler ve yeryüzünde sefere çıkan veya savaşan kardeşleri hakkında: «Eğer bizim yanımızda kalsalardı ölmezler, öldürülmezlerdi» diyenler gibi olmayın. Allah bu kanaatı onların kalplerine (kaybettikleri yakınları için onulmaz) bir hasret (yarası) olarak koydu. Canı veren de alan da Allah'tır. Allah, yaptıklarınızı hakkıyla görür.3/Ali İmran-156
17-Her Zaman Düşmana Karşı Sabr,Dirençli ve Hazırlıklı Olmak Gerekir
Ey İnananlar! Sabredin, düşmanlarınızdan daha sabırlı olun, cihada hazır bulunun, Allah'a karşı gelmekten sakının ki başarıya erişebilesiniz.3/Ali İmran-200
18-Kadınlara İyi Davranın ve Haklarını Gasbetmeyin
Ey İnananlar! Kadınlara zorla mirasçı olmaya kalkmanız size helal değildir. Apaçık hayasızlık etmedikçe onlara verdiğinizin bir kısmını alıp götürmeniz için onları sıkıştırmayın. Onlarla güzellikle geçinin. Eğer onlardan hoşlanmıyorsanız, sabredin, hoşlanmadığınız bir şeyi Allah çok hayırlı kılmış olabilir.4/Nisa-19
19-Ticaretinizi Dürüst Yapın,Alavere Yapmayın,Harama Bulaşmayın
Ey İnananlar! Mallarınızı aranızda haksızlıkla değil, karşılıklı rıza ile yapılan ticaretle yeyin, haram ile nefsinizi mahvetmeyin. Allah şüphesiz ki size merhamet eder.4/Nisa-29
20-Namazlarınızı Şuurlu Kılın
Ey İnananlar! Sarhoşken, ne dediğinizi bilene kadar, cünübken, yolcu olan müstesna gusledene kadar namaza yaklaşmayın. Eğer hasta veya yolculukta iseniz yahut biriniz ayak yolundan gelmişseniz veya kadınlara yaklaşmışsanız ve bu durumlarda su bulamamışsanız tertemiz bir toprağa teyemmüm edin, yüzlerinize ve ellerinize sürün. Allah affeder ve bağışlar.4/Nisa-43
21-Allah’a,Peygambere ve Sizden Olan Emir Sahiplerine İtaat Etmeniz Gerekir ve İhtilaf Halinde Çözümün Kur’an Ve Sünnette Olduğunu Unutmayın
Ey İnananlar! Allah'a itaat edin, Peygambere ve sizden buyruk sahibi olanlara itaat edin. Eğer bir şeyde çekişirseniz, Allah'a ve ahiret gününe inanmışsanız onun halini Allah'a ve Peygambere bırakın. Bu, hayırlı ve netice itibariyle en güzeldir.4/Nisa-59
22-Düşmana Karşı Tedbirli Olun
Ey iman edenler! Tedbirinizi alın; bölük bölük savaşa çıkın, yahut (gerektiğinde) topyekün savaşın.4/Nisa-71
23-İnsanları Hemen Tekfir Etmeye Yeltenmeyin
Ey İnananlar! Allah yolunda yürüdüğünüz vakit, her şeyi iyice anlayın. Size, müslüman olduğunu bildirene, dünya hayatının geçici menfaatine göz dikerek: «Sen mümin değilsin» demeyin. Allah katında birçok ganimetler vardır. Evvelce siz de öyleydiniz. Allah size iyilikte bulundu, iyice araştırıp anlayın, Allah işlediklerinizden şüphesiz haberdardır.4/Nisa-94
24-Her Zaman Adil Şahit Olun
Ey İnananlar! Kendiniz, ana babanız ve yakınlarınız aleyhlerine de olsa, Allah için şahit olarak adaleti gözetin; ister zengin, ister fakir olsun, Allah onlara daha yakındır. Adaletinizde heveslere uymayın. Eğer eğriltirseniz veya yüz çevirirseniz bilin ki, Allah işlediklerinizden şüphesiz haberdardır.4/Nisa-135
Ey İnananlar! Allah için adaleti ayakta tutup gözeten şahidler olun. Bir topluluğa olan öfkeniz sizi adaletsizliğe sürüklemesin; adil olun; bu, Allah'a karşı gelmekten sakınmaya daha yakındır. Allah'tan sakının, doğrusu Allah işlediklerinizden Haberdar'dır.5/Maide-8
25-İmanınızda Sebat Edin,Samimi Olun
Ey İnananlar! Allah'a, Peygamberine, Peygamberine indirdiği Kitap'a ve daha önce indirdiği Kitap'a inanmakta sebat gösterin. Kim Allah'ı, meleklerini, kitaplarını, peygamberlerini ve ahiret gününu inkar ederse, şüphesiz derin bir sapıklığa sapmıştır.4/Nisa-136
26-Kafirleri Veli/Dost/Otorite Edinmeyin(Anne ve Babanız Olsa Bile)
Ey İnananlar! Müminleri bırakıp kafirleri dost edinmeyin. Allah'ın aleyhinize apaçık bir ferman vermesini mi istersiniz?.4/Nisa-144
Ey inananlar! Babalarınızı, kardeşlerinizi küfrü imana tercih ediyorlarsa dost edinmeyin. Sizden onları kim dost edinirse doğrusu kendine yazık etmiş olurlar.9/Tevbe-23
Ey inananlar! Benim de düşmanım, sizin de düşmanınız olanları dost edinmeyin. Onlar, size gelen gerçeği inkar etmişken, onlara sevgi gösteriyorsunuz; oysa onlar, Rabbiniz olan Allah'a inandığınızdan ötürü sizi ve Peygamberi yurdunuzdan çıkarıyorlar. Eğer sizler Benim yolumda savaşmak ve rızamı kazanmak için çıkmışsanız onlara nasıl sevgi gösterirsiniz? Ben, sizin gizlediğinizi de, açığa vurduğunuzu da bilirim. İçinizden onlara sevgi gösteren kimse, şüphesiz doğru yoldan sapmıştır.60/Mümtehine-1
27-Sözleşmelerinize Sadık Olun
Ey İnananlar! Akidleri yerine getirin. İhramda iken avlanmayı helal görmeksizin, size bildirilecek olanlar dışında, hayvanlar helal kılındı; Allah dilediği hükmü verir.5/Maide-1
28-İslamın Şiarlarına Dikkat Edin,Haram Olan İşlerde Değil İyilikte Yarışın
Ey İnananlar! Allah'ın nişanelerine, hürmet edilen aya, hediye olan kurbanlığa, gerdanlıklar takılan hayvanlara, Rab'lerinden bol nimet ve rıza talep ederek Beyt-i Haram'a gelenlere sakın hürmetsizlik etmeyin. İhramdan çıktığınız zaman avlanabilirsiniz. Sizi Mescid-i Haram'dan menettiği için bir topluluğa olan kininiz, aşırı gitmenize sebep olmasın; iyilikte ve fenalıktan sakınmakta yardımlaşın, günah işlemek ve aşırı gitmekte yardımlaşmayın. Allah'tan sakının, Allah'ın cezası şiddetlidir.5/Maide-2
29-Namaz Kılmak İçin Abdest Alın veya Zorluk Anında Teyemmüm Edersiniz
Ey İnananlar! Namaza kalktığınızda yüzlerinizi, dirseklere kadar ellerinizi, -başlarınızı meshedip- topuk kemiklerine kadar ayaklarınızı yıkayın. Eğer cünüpseniz yıkanıp temizlenin; şayet hasta veya yolculukta iseniz veya ayak yolundan gelmişseniz yahut kadınlara yaklaşmışsanız ve su bulamamışsanız temiz bir toprağa teyemmüm edin, yüzlerinizi, ellerinizi onunla meshedin. Allah sizi zorlamak istemez, Allah sizi arıtıp üzerinize olan nimetini tamamlamak ister ki şükredesiniz.5/Maide-6
30-Allah’ın Nimetlerini Devamlı Hatırlayın
Ey İnananlar! Allah'ın üzerinize olan nimetini anın: Hani bir topluluk size tecavüze kalkışmıştı da Allah onlara mani olmuştu. Allah'tan sakının, inananlar Allah'a güvensinler.5/Maide-11
Ey inananlar! Allah'ın size olan nimetini anın; üzerinize ordular gelmişti. Biz de onların üzerine rüzgar ve göremediğiniz ordular göndermiştik. Allah, yaptıklarınızı görüyordu.33/Ahzap-9
31-Cihad Etmek Gibi Allah’a Ulaştıracak Ameller İşleyin
Ey İnananlar! Allah'tan sakının, O'na ulaşmaya yol arayın, yolunda cihad edin ki kurtulasınız.5/Maide-35
32-Yahudi ve Hristiyanları Dost/Veli/Otorite Edinmeyin
Ey İnananlar! Yahudileri ve hıristiyanları dost olarak benimsemeyin, onlar birbirlerinin dostudurlar. Sizden kim onlara dost olursa o da onlardandır. Allah zulmeden kimseleri doğru yola eriştirmez.5/Maide-51
Ey İnananlar! Kendilerine sizden önce kitap verilenlerden, dininizi alaya ve eğlenceye alanları ve inkarcıları dost olarak benimsemeyin. İnanıyorsanız Allah'tan sakının.5/Maide-57
Ey inananlar! Allah'ın gazabına uğramış milleti dost edinmeyin; inkarcıların kabirde bulunan kimselerden umutlarını kestikleri gibi, onlar da, ahiretten umutlarını kesmişlerdir.60/Mümtehine-13
33-Dininizden Dönmeyin
Ey İnananlar! Aranızda dininden kim dönerse bilsin ki, Allah, sevdiği ve onların O'nu sevdiği, inananlara karşı alçak gönüllü, inkarcılara karşı güçlü, Allah yolunda cihad eden, yerenin yermesinden korkmayan bir millet getirir. Bu, Allah'ın dilediğine verdiği bol nimetidir. Allah her şeyi kaplar ve bilir.5/Maide-54
34-Helal Kılınları Kendinize Haram Kılarak Aşırı Gitmeyin
Ey İnananlar! Allah'ın size helal ettiği temiz şeyleri haram kılmayın, hududu da aşmayın, doğrusu Allah aşırı gidenleri sevmez.5/Maide-87
35-Şeytanın Pislikleri Olan İşlerden Kaçının
Ey İnananlar! İçki, kumar, putlar ve fal okları şüphesiz şeytan işi pisliklerdir, bunlardan kaçının ki saadete eresiniz.5/Maide-90
36-Allah Her Zaman Sizi İmtihan Etmekte Olduğunu Unutmayın
Ey iman edenler, haberiniz olsun ki, Allah sizi elleriniz ve mızraklarınızın erişeceği bolluk içinde bir avla sınayacak ki, gıyabında kendisinden korkanlar meydana çıksın. Kim bunun üzerine saldırıda bulunursa ona gayet acı bir azap vardır.5/Maide-94
37-İhramlı İken Yasaklara Riayet Edin
Ey İnananlar! İhramlı iken avı öldürmeyin. Sizden bile bile onu öldürene, ehli hayvanlardan öldürdüğü kadar olduğuna içinizden iki adil kimsenin hükmedeceği, Kabe'ye ulaşacak bir kurbanı ödeme, yahut düşkünlere yemek yedirme şeklinde keffaret ya da yaptığının ağırlığını tatmak üzere bunlara denk oruç tutma vardır. Allah geçmiştekileri affetmiştir, kim tekrar yaparsa Allah ondan öç alır. Allah Güçlü'dür, Öçalıcı'dır.5/Maide-95
38-Çok Soru Sormayın
Ey İnananlar! Size açıklanınca hoşunuza gitmeyecek şeyleri sormayın. Kuran indirilirken onları sorarsanız size açıklanır (ama üzülürsünüz). Allah sorduğunuz şeyleri affetmiştir. Allah Bağışlayan'dır, Halim'dir.5/Maide-101
39-Kendiniz Düzgün,Doğru Olmaya Çalışın
Ey İnananlar! Siz kendinize bakın; doğru yolda iseniz sapıtan kimse size zarar veremez. Hepinizin dönüşü Allah'adır, işlemekte olduklarınızı size haber verecektir.5/Maide-105
40-Şahitlik Yaptıracağınız Kimseleri İyi Seçin
Ey İnananlar! Ölüm birinize geldiği zaman vasiyet ederken içinizden iki adil kimseyi; şayet yolculukta olup başınıza da ölüm musibeti gelmişse, namazdan sonra alıkoyacağınız, şüpheleniyorsanız, «Akraba bile olsa yeminle hiçbir değeri değiştirmeyeceğiz, Allah'ın şahidliğini gizlemeyeceğiz, yoksa şüphesiz günahkarlardan oluruz» diye yemin eden sizden olmayan iki kişiyi şahid tutun.5/Maide-106
41-Cihad Meydanından Kaçmayın
Ey müminler! Toplu halde kâfirlerle karşılaştığınız zaman onlara arkanızı dönmeyin. (Korkup kaçmayın).8/Enfal-15
Ey iman edenler! Herhangi bir topluluk ile karşılaştığınız zaman sebat edin ve Allah'ı çok anın ki başarıya erişesiniz.8/Enfal-45
42-Allah’a ve Rasulune İtaat Edin,Hainlik Yapmayın
Ey iman edenler! Allah'a ve Resûlüne itaat edin, işittiğiniz halde O'ndan yüz çevirmeyin.8/Enfal-20
Ey inananlar! Allah ve Peygamber, sizi, hayat verecek şeye çağırdığı zaman icabet edin. Allah'ın kişi ile kalbi arasına girdiğini ve sonunda O'nun katında toplanacağınızı bilin.5/Enfal-24
Ey inananlar! Allah'a ve Peygambere karşı hainlik etmeyin, size güvenilen şeylere bile bile hıyanet etmiş olursunuz.8/Enfal-27
Ey inananlar! Allah'a itaat edin, Peygambere itaat edin; işlerinizi boşa çıkarmayın.47/Muhammed-33
43-Günahlarınızın Bağışlanması İçin Allah’ın Sınırlarına-Takvaya Uyun
Ey inananlar! Allah'tan sakınırsanız, O size iyiyi kötüden ayırdedecek bir anlayış verir, kötülüklerinizi örter, sizi bağışlar. Allah büyük, bol nimet sahibidir.8/Enfal-29
44-Müşrikleri Mescidi Harama Yaklaştırmayın
Ey inananlar! Doğrusu puta tapanlar pistirler, bu sebeple, bu yıllardan sonra Mescidi Haram'a yaklaşmasınlar. Eğer fakirlikten korkarsanız, bilin ki Allah dilerse sizi bol nimetiyle zenginleştirecektir. Allah şüphesiz bilendir, hakimdir.9/Tevbe-28
45-Allah Yolundan Alıkoymaya Çalışan Din Adamlarına Karşı Dikkatli Olun
Ey inananlar! Hahamlar ve rahiplerin çoğu, insanların mallarını haksızlıkla yerler. Allah yolundan alıkoyarlar. Altın ve gümüşü biriktirip Allah yolunda sarf etmeyenlere can yakıcı bir azabı müjdele.9/Tevbe-34
45-Dünyalık Menfaatler İçin Allah Yolunda Mücadeleden Geri Kalmayın
Ey inananlar! Size ne oldu ki, «Allah yolunda, savaşa çıkın» dendiği zaman yere çöküp kaldınız? Oysa dünya hayatının geçimi ahirete göre pek az bir şeydir.9/Tevbe-38
46-Doğrularla Birlikte Olun
Ey inananlar! Allah'tan sakının ve doğrularla beraber olun.9/Tevbe-119
47-Kafirlerle Savaşta Taviz Vermeyin
Ey inananlar! Yakınınızda bulunan inkarcılarla savaşın; sizi kendilerine karşı sert bulsunlar. Bilin ki Allah, kendisine karşı gelmekten sakınanlarla beraberdir.9/Tevbe-123
48-Kurtuluşa Ermek İçin Rabbınıza Kulluk Edin
Ey inananlar! Rüku edin, secdeye varın, Rabbiniz'e kulluk edin, iyilik yapın ki saadete erişesiniz.22/Hac-77
49-Gerek Aile İçi Gerekse Aile Dışı Adabı Muaşerete Dikkat Edin
Ey inananlar! Evlerinizden başka evlere, izin almadan, seslenip sahiplerine selam vermeden girmeyiniz. Eğer düşünürseniz bu sizin için daha iyidir.24/Nur-27
Ey inananlar! Ellerinizin altında olan köle ve cariyeler ve sizden henüz erginliğe ermemiş olanlar, sabah namazından önce, öğle sıcağında soyunduğunuzda ve yatsı namazından sonra yanınıza gireceklerinde üç defa izin istesinler. Bunlar, sizin açık bulunabileceğiniz üç vakittir. Bu vakitlerin dışında birbirinizin yanına girip çıkmakta size de, onlara da bir sorumluluk yoktur. Allah size ayetlerini böylece açıklar. Allah bilendir, Hakim'dir.24/Nur-58
Ey inananlar! Peygamber'in evlerine, yemeğe çağırılmaksızın vakitli vakitsiz girmeyin; fakat davet edilseniz girin ve yemeği yiyince, dağılın. Sohbet etmek için de girip oturmayın. Bu haliniz Peygamber'i üzüyor, o da size bir şey söylemeye çekiniyordu. Allah gerçeği söylemekten çekinmez. Peygamber'in eşlerinden bir şey isteyeceğinizde onu perde arkasından isteyin. Bu sayede sizin gönülleriniz de, onların gönülleri de daha temiz kalır. Bundan sonra ne Allah'ın Peygamber'ini üzmeniz ve ne de O'nun eşlerini nikahlamanız asla caiz değildir. Doğrusu bu, Allah katında büyük şeydir.33/Ahzab-53
50-Allah’ı Her Zaman Hatırlayın(Allahsız Bir Hayat Düşünmeyin)
Ey inananlar! Allah'ı çokça zikredin.33/Ahzab-41
51-Boşanma İşlerinde Kadınlara Toleranslı Olun
Ey inananlar! Mümin kadınlarla nikahlanıp, onları, temasta bulunmadan boşadığınızda, artık onlar için size iddet saymaya lüzum yoktur. Kendilerine bağışta bulunarak onları güzellikle serbest bırakın.33/Ahzab-49
52-Peygambere Selam ve Salat Edin(Destek Olun),Ona Eziyet Etmeyin
Şüphesiz Allah ve melekleri Peygamberi överler: Ey inananlar! Siz de onu övün, ona salat ve selam getirin.33/Ahzab-56
Ey inananlar! Musa'yı incitenler gibi olmayın. Nitekim Allah onu, söylediklerinden beri tutmuştu. O, Allah'ın katında değerli bir kişiydi.33/Ahzab-69
53-Her Zaman Doğru Söz Söyleyin
Ey inananlar! Allah'tan korkun ve doğru söz söyleyin.33/Ahzab-70
54-Allah’ın Dinine Yardım Edin
Ey inananlar! Siz Allah'ın dinine yardım ederseniz, O da size yardım eder, ayaklarınızı savaşta sabit kılar.47/Muhammed-7
Ey inananlar! Allah'ın dininin yardımcıları olun. Nitekim, Meryem oğlu İsa, Havarilere: «Allah'a giden yolda yardımcılarım kimlerdir?» deyince, Havariler: «Allah'ın dininin yardımcıları biziz» demişlerdi.61/Saf-14
55-Başkalarının Sözlerini Allah ve Rasulunun Sözünden Üstün Tutmayın
Ey inananlar! Allah'tan ve Peygamberinden öne geçmeyin; Allah'tan sakının, doğrusu Allah işitir ve bilir.49/Hucurat-1
56-Peygamberle Konuşurken Dikkatli Olun
Ey inananlar! Seslerinizi, Peygamberin sesini bastıracak şekilde yükseltmeyin. Farkına varmadan, işlediklerinizin boşa gitmemesi için, Peygambere birbirinize bağırdığınız gibi yüksek sesle bağırmayın.49/Hucurat-2
57-Fasık Kimselerin Araştırmadan Haberlerine İtibar Etmeyin
Ey iman edenler! Eğer bir fâsık size bir haber getirirse onun doğruluğunu araştırın. Yoksa bilmeden bir topluluğa kötülük edersiniz de sonra yaptığınıza pişman olursunuz.49/Hucurat-6
58-Topluluklarla Alay Etmeyin
Ey inananlar! Bir topluluk bir diğerini alaya almasın, belki de onlar kendilerinden daha iyidirler. Kadınlar da başka kadınları alaya almasınlar, belki onlar kendilerinden daha iyidirler. Kendi kendinizi ayıplamayın; birbirinizi kötü lakaplarla çağırmayın; inandıktan sonra yoldan çıkmış olmak ne kötü bir addır. Tevbe etmeyenler, işte onlar zalimlerdir.49/Hucurat-11
59-Zandan Kaçının
Ey inananlar! Zannın çoğundan sakının, zira zannın bir kısmı günahtır. Birbirinizin suçunu araştırmayın; kimse kimseyi çekiştirmesin; hangi biriniz ölü kardeşinin etini yemekten hoşlanır? Ondan tiksinirsiniz; Allah'tan sakının, şüphesiz Allah tevbeleri daima kabul edendir, acıyandır.49/Hucurat-12
60-Peygamberin Getirdiğini Tasdik Edin
Ey iman edenler! Allah'tan korkun ve Peygamberine inanın ki O, size rahmetinden iki kat versin ve size ışığında yürüyeceğiniz bir nûr lütfetsin; sizi bağışlasın. Allah, çok bağışlayan, çok esirgeyendir.57/Hadid-28
61-Alim Olan Kimselere Saygı Gösterin
Ey inananlar! Toplantılarda, size, «Yer açın» denince yer açın ki Allah da size genişlik versin; «Kalkın» denildiği zaman da hemen kalkın ki, Allah, içinizden inanmış olanları ve kendilerine ilim verilenleri derecelerle yükseltsin. Allah işlediklerinizden haberdardır.58/Mucadele-11
62-Kötülük Üzere Planlar Kurmayın,İyilik Üzere Planlar Kurun
Ey inananlar! Gizli konuştuğunuz zaman, günah işlemeyi, düşmanlık etmeyi ve Peygambere karşı gelmeyi fısıldaşmayın; iyilik yapmak ve Allah'a karşı gelmekten sakınmayı konuşun; kıyamet günü huzurunda toplanacağınız Allah'tan sakının.58/Mucadele-9
63-Peygamberin Yanında Gizli Konuşmak İsterseniz Sadaka Verin
Ey iman edenler! Peygamber ile gizli bir şey konuşacağınız zaman bu konuşmanızdan önce bir sadaka veriniz. Bu sizin için daha hayırlı ve daha temizdir. Şayet bir şey bulamazsanız, bilin ki Allah bağışlayandır, esirgeyendir.58/Mucadele-12
64-Dünyalık Değil de Ahiret İçin Ne Kazandıklarınıza Bakın
Ey inananlar! Allah'tan sakının; herkes yarına ne hazırladığına baksın; Allah'tan sakının, çünkü Allah işlediklerinizden haberdardır.59/Haşr-18
65-Kafir Kadınlarla Evlenmeyin
Ey inananlar! İnanmış kadınlar hicret ederek size gelirlerse onları deneyin, hicretlerinin sebebini inceleyin. Allah onların imanlarını çok iyi bilir. Onların mümin kadınlar olduklarını öğrenirseniz, inkarcılara geri çevirmeyin. Bu kadınlar, o inkarcılara helal değildir Onlar da bunlara helal olmazlar. İnkarcıların bu kadınlara verdikleri mehirleri iade edin: Bu kadınların mehirlerini kendilerine verdiğiniz zaman, onlarla evlenmenizde bir engel yoktur. İnkarcı kadınları nikahınızda tutmayın; onlara verdiğiniz mehri isteyin; inkarcı erkekler de hicret eden mümin kadınlara verdikleri mehirleri istesinler. Allah'ın hükmü budur; aranızda O hükmeder. Allah bilendir, Hakim'dir.60/Mümtehine-10
66-Yapamayacağınız ya da Yapmayacağınız Şeyleri Konuşmayın
Ey inananlar! Yapmayacağınız şeyi niçin söylersiniz?.61/Saf-2
67-Cehennem Ateşinden Kurtulmanın Yolu,İman ve Cihattır
Ey inananlar! Sizi can yakıcı bir azabdan kurtaracak, kazançlı bir yolu size göstereyim mi?. Allah'a ve Peygamberine inanırsınız; Allah yolunda canlarınızla, mallarınızla cihat edersiniz; bilseniz, bu sizin için en iyi yoldur.61/Saf-10-11
68-Cuma(Toplantı) Vakti Alışverişi Bırakıp,Allah’a Kulluğa Yönelin
Ey inananlar! Cuma günü namaz için ezan okunduğu zaman Allah'ı anmaya koşun; alım satımı bırakın; bilseniz, bu sizin için daha iyidir.62/Cuma-9
69-Mallar ve Çocuklar Allah’ı Hatırlamaya Engel Olmasın
Ey inananlar! Sizi, mallarınız ve çocuklarınız Allah'ı anmaktan alıkoymasın; böyle olanlar hüsrana uğrayanlardır.63/Münafıkun-9
Ey inananlar! Eşleriniz ve çocuklarınızdan size düşmanlık edenler olur, onlardan sakının; ama, siz affeder, suçlarını örter ve bağışlarsanız bilin ki Allah da bağışlar ve acır.64/Tegabun-14
70-Ailenizi Cehennem Ateşinden Koruyun
Ey inananlar! Kendinizi ve çoluk çocuğunuzu cehennem ateşinden koruyun; onun yakıtı, insanlar ve taşlardır; görevlileri, Allah'ın kendilerine verdiği emirlere baş kaldırmayan, kendilerine buyrulanları yerine getiren pek haşin meleklerdir.66/Tahrim-6
71-Gerçek Anlamda Tevbe Edin
Ey inananlar! Yürekten tevbe ederek Allah'a dönün ki, Rabbiniz kötülüklerinizi örtsün, sizi, içlerinden ırmaklar akan cennetlere koysun. Allah'ın Peygamberini ve onunla beraber olan müminleri utandırmayacağı o gün, ışıkları önlerinde ve defterleri sağlarından verilmiş olarak yürürler ve: «Rabbimiz! Işığımızı tamamla, bizi bağışla, doğrusu Sen herşeye Kadir'sin» derler.66/Tahrim/8

9 Mayıs 2009 Cumartesi


KUR’ANDA TESBİH KAVRAMI

Tesbih kelimesinin kökü ‘se-be-ha’ fiilidir. Se-be-ha sözlükte yüzmek, uzaklaşmak, yıldız hızlı hareket etmek, bir topluluğun yeryüzünde yayılıp hakim olması, suyun yayılıp kaplaması gibi anlamlara gelmektedir. ‘es-Sebhu’ suda ve havada hızlı yayılışı ifade eder. Mecazen yıldızların uzaydaki hareketleri için kullanılır: "ve kullün fi felekin yesbehûn" (Hepsi bir yörüngede akıp/yüzüp gitmektedir) (21/Enbiya, 33; 36/Yasin, 40). Atların hızlı koşması ‘sebh’ (sebhan) fiili ile ifade edilir. İşlerdeki süratli koşuşturma için de aynı kelime kullanılır: "Senin için gündüz uzunca bir koşuşturma vardır." (73/Müzzemmil, 7). ‘Se-be-ha’ fiilinden türeyen tesbih, Allahu Teala’yı tenzih etmektir. Söz, fiil ve niyet olarak ibadetlerin geneli için kullanılır. (Rağıb). Kelimenin kök anlamı göz önüne alındığında, Allah’ı iman ve amelle tenzih edişte sürekliliği, sağa sola sapmamayı ve tezliği ifade ettiği düşünülebilir. Elmalılı Hamdi Yazır, ‘tesbih’i, "Allah Teala’yı Cenabı akdesine layık olmayan şaibelerden gerek itikaden, gerek kavlen ve gerek kalben tenzih etmek ve uzak tutmaktır" diye tanımlamaktadır.
Kuranda –sebbeha-fiili bazen mazi sigasıyla(geçmiş zaman kipiyle)-Hadid/1 de olduğu gibi kullanılmıştır.Bazen de muzari sigayısla(geniş zaman),ara sıra da gelecek zaman kipiyle kullanılmıştır.21/20,39/75,40/7,41/38,42/5 ayetlerinde olduğu gibi.Bu farklılık kainattaki her zerrenin Allah’a hamd etmiş olduğuna ,hala etmekte olduğuna ve gelecekte de edeceğine delalet eder.

Tesbih kavramı Kuranda bir çok yerde geçer ve Alllaha boyun eğmenin,emirlerini uygulamanın bir ifadesi olarak kullanılır.Tesbih kelimesi bir çok ayette hamd ifadesi ile geçmektedir.
Gök gürültüsü Allah'ı hamd ile tesbih eder. Melekler de O'nun heybetinden dolayı tesbih ederler. Onlar, Allah hakkında mücâdele edip dururken O, yıldırımlar gönderip onlarla dilediğini çarpar. Ve O, azabı pek şiddetli olandır.Rad/13
O halde Rabbini hamd ile tesbih et. Ve secde edenlerden ol.Hicr/98
Yedi gök, yer ve bunlarda bulunanlar O'nu tesbih eder; O'nu hamd ile tesbih etmeyen hiçbir şey yoktur; fakat siz onların tesbihlerini anlamazsınız. Doğrusu O Halim olandır, Bağışlayan'dır.İsra/44
Sen, ölümsüz ve daima diri olan Allah'a güvenip dayan. O'nu hamd ile tesbih et. Kullarının günahlarından haberdar olarak O yeter.Furkan/58
O halde sabret, çünkü Allah'ın va'di haktır; günahının bağışlanmasını dile ve akşam-sabah Rabbini hamd ile tesbih et.Mümin/55
Artık Rabbini hamd ile tesbih et ve bağışlamasını dile! Muhakkak ki, O, çok bağışlayandır.Nasr/3
Bu ayetlerde Allah’ı hamd ile tesbihten bahsediliyor.Demek ki hamd ile tesbih kavramları birbirlerini tamamlıyor.Allahı hamdetmeyen toplum veya şahışlar gerçek anlamda Allahı tesbih etmemiş sayılır.
Haydi, Rabbinin yüce ismi ile tesbih et.Hakka/52
Kainattaki her şey elektrona varıncaya kadar hepsi,Allah’ı tesbih etmektedir:
Göklerde ve yerde olan kimselerin, sıra sıra uçan kuşların Allah'ı tesbih ettiğini görmez misin? Her biri kendi niyaz ve tesbihini bilir. Allah, onların yaptıklarını bilendir.Nur/41
Göklerde ve yerde bulunan her şey Allah'ı tesbih etmektedir. O, azîzdir, hakîmdir.Hadid/1
Göklerde olanlar da yerde olanlar da Allah'ı tesbih ederler. O güçlüdür, Hakim'dir.Haşr/1
O, yaratan, var eden, varlıklara şekil veren Allah'tır. En güzel isimler O'nundur. Göklerde ve yerde olanlar, O'nu tesbih ederier. O, öyle üstündür, öyle hikmet sahibidir.Haşr/24
Göklerde olanlar da yerde olanlar da Allah'ı tesbih ederler. O, güçlüdür, Hakim'dir.Saf/1
Göklerde ve yerde olanların hepsi, mülkün sahibi, eksiklikten münezzeh, azîz ve hakîm olan Allah'ı tesbih eder.Cuma/1
Göklerde olanlar ve yerde bulunanlar Allah'ı tesbih ederler. Hükümranlık O'nundur, Övülmek O'na mahsustur. O herşeye Kadir'dir.Tegabun/1
Tesbih kavramıyla ilgili dikkat edilmesi ayetlerden birisi de Kalem suresindeki bahçe sahiplerinin tavırları:
En mutedil olanları: «Ben size Rabbinizi tesbih etsenize, demedim mi?» dedi.Kalem/28
Rabbimizi tesbih ederiz; doğrusu biz (kendi kendimize) yazık etmişiz, dediler.Kalem/29
Bahçe sahiplrindeki mutedil –vasat-kişi ,onların aldığı karara uymak istemiyordu.Onlara tesbih etmeleri gerektiğini söylüyordu.Ama bu tesbih,bizim bildiğimiz yani her gün ikame ettiğimiz namazdan sonra çekilen tesbih olmadığı aşikardır.Burada Rabbin tesbih edilmesi,miskinlere verilmesi gereken payın verilmesiydi.Başka bir deyimle Allahın emir ve iradesine teslim ve tabi molamktı.Bunun aksi ise zulümdür.Yani miskinlere verilmesi gereken payın verilmemesi zülümdür.
Kuran,tesbih kavramın bir bütünlük içinde, insanın hayatının her alanında tesbih etmesi gerektiğini vurguluyor:
Allah'ın yüksek tutulmasına ve içlerinde adının anılmasına izin verdiği evlerde, insanlar sabah akşam O'nu tesbih ederler.Nur/36
Süleyman'a bu meselenin hükmünü bildirmiştik; her birine hüküm ve ilim verdik. Davud ile beraber tesbih etsinler diye dağları ve kuşları buyruk altına aldık. Bunları Biz yapmıştık.Enbiya/79
Biz, dağları onun emrine vermiştik. Akşam- sabah onunla birlikte tesbih ederlerdi.Sad/18
Gece gündüz (hep Allah'ı) tesbih ederler, usanmazlar
.Enbiya/20
Melekleri görürsün ki, Rablerine hamd ile tesbih ederek Arş'ın etrafını kuşatmışlardır. Artık aralarında adaletle hükmolunmuş ve «alemlerin Rabbi olan Allah'a hamdolsun» denilmiştir.Zümer/75
Arşı yüklenen ve çevresinde bulunanlar, Rablerini överek tesbih ederler; O'na inanırlar. Müminler için: «Rabbimiz! İlmin ve rahmetin herşeyi içine almıştır. Tevbe edip Senin yoluna uyanları bağışla; onları cehennemin azabından koru» diye bağışlanma dilerler.Mümin/7
Eğer büyüklük taslarlarsa kendi aleyhlerinedir. Rabbinin katında bulunanlar hiç usanmadan, O'nu gece gündüz tesbih ederler.Fussilet/38
Gökler neredeyse üstlerinden çatlayacak. Melekler Rablerini överek tesbih eder ve yeryüzünde bulunanlar için O'ndan bağışlanma dilerler. İyi bilin ki Allah Şüphesiz bağışlayandır, merhametli olandır.Şura/5
Kuşkusuz Rabbin katındakiler O'na kulluk etmekten kibirlenmezler, O'nu tesbih eder ve yalnız O'na secde ederler.Araf/206
Bu ayetler benzeri bir çok ayet vardır Kuranda.Kurani kavramlar,yaşanan tarihsel süreç içerisinde asli anlamlarından soyutlanıp,daha çok şekilsel anlamlar kazandırılmıştır.Bu da bizlerin Kurandan uzaklaşmasının sonucunu doğurmuştur.Kuranı anlamak istiyorsak kavramları yerli yerinde kullanmak ve Kuranın o kavrama biçtiği rolü kavramak gerekiyor herhalde.İnsanlar dinini gerçek anlamda öğrenmezse ,Allahı gerçek anlamda tesbih edemez.

4 Mayıs 2009 Pazartesi


TEFSİR VE TE’VİL KAVRAMI
Tefsir kelimesi ''fesere'' veya taklib yoluyla ''sefere'' köklerinden gelmektedir. ''fesere'' kelimesi lügatte, tabibin hastalığı teşhis için bakmış olduğu az suya denir. Tabibler bu suyu tetkik etmek suretiyle hastalıkların illetini bulurlar. Bu manadan başka bu kelime, beyan etmek, keşfetmek, izhar etmek ve üzeri kapalı bir şeyi açmak manalarında da kullanılmaktadır.
Sefere kökü muhtelif manalara geliyorsa da bu kelime, Araplar arasında kapalı bir şeyi açmak, aydınlatmak ve işrak gibi anlamlara gelmektedir.Tevil kelimesi ''evl'' kökünden yapılmış tef'il ölçüsünde bir mastardır. ''evl'' kaynağa dönmek, asla dönmek, geri dönmek anlamlarına gelir.
ISTILAHİ OLARAK TEFSİR VE TEV'İL
RAGIB EL İSFEHANİ'YE GÖRE TEFSİR: İyice açmak ve alana çıkarmak suretiyle izah etmektir.
EBUL BEKA'YA GÖRE TEFSİR: Tefsir;sözünün aslının lafızlarından daha kolay bir lafızla tabir eylemektir.
FIKIH USULÜNDE İSE TEFSİR
Müşkil olan lafızdan murad edilen şeyi keşfetmektir. Yine tefsir mücmelin tefsiridir ki bu mücmeli ortaya koyanın beyanına bağlı olduğundan ancak Allah ve Rasulünün beyanıyla uygulanabilir.
BUGÜNKÜ TEFSİR ANLAYIŞI
Kuranın, belli bir ictihadi seviyeye ulaşmış veya belli bir bir ilmi kariyeri olan kişiler tarafından açıklanması, kapalı manaların açığa çıkarılmasıdır.
BUGÜNKÜ TE'VİL ANLAYIŞI
Zahiri mutabık olan iki ihtimalden birini redetmektir.
ZERKEŞİ, Te'vili ayetin muhetmel olduğu manalardan birine rucü' ettirilmesidir diye tarif eder.
ES SALEBİ ise tev'ili, ayetin ön ve arakasına muvafık olduğu muhtemel manalardan birine sarfıdır. diye tarif eder.
Bugün te'vil meseleyi aslından saptırmak veya herhangi bir şeyi kitabına uydurmak anlamında kullanılmaktadır.
TEFSİR VE TEV'İLİN KU'RAN'DA KULLANILIŞI
Kurandan tefsir kelimesi bir ayette geçmektedir. O da iyice açmak anlamında kullanılmaktadır.
Kuran tarafından ortaya konan tefsir ve te'vil kavramlarının birer beşeri faaaliyet olarak ortaya çıkmadıklarını görüyoruz. Tefsir, furkan suresinde;
25/Furkan-32 İnkâr edenler: "Kur'ân, ona bir defada indirilmeli değil miydi?" dediler. Biz onunla senin kalbini sağlamlaştırmak için onu böyle ve onu ağır ağır okuduk.
25/Furkan-33 Onların sana getirdiği her misâle karşı mutlaka biz sana, gerçeği ve en güzel TEFSİRİ getiririz.
görüldüğü üzere Allah tarafından yapılmaktadır ve belirli bir tedrici kendisinde barındırmaktadır. Tefsir, Kur’an’ı yaşamaya koyulan bir topluluğa karşılaştıkları problemlerde Allah’ın bir yol göstermesidir. Bu yüzden sadece Allah tarafından ortaya konulabilir. Asla beşeri bir faaliyet olarak ortaya çıkmaz. Çünkü vahiy kendisini tefsir etmiştir. Onda hiç bir anlaşmazlık ve kapalılık söz konusu değildir.
''Elif lam ra. Bunlar apaçık olan kitabın ayetleridir. Gerçekten biz onu akıl erdiresiniz diye ''Arapça'' bir kuran olarak indirdik.'' Yusuf 1-2
''Sonra da onu açıklamak bize düşer.''
Kurana baktığımızda, bir yerde açıklanmayan bir durumun başka bir ayette açıklandığını görüyoruz.
Mesela:
''Andolsun semaya ve tarığa.Tarığın ne olduğunu bilir misin?''
ayetini bundan sonra gelen
''Karanlığı delen yıldızdır.'' ayeti açıklamaktadır.
Kuran kendini bu şekilde tefsir ederken yine bazı konuların sünnetle tefsir edilmesi söz konusudur.
''Allah ve resulü bir şeye hükmettiğinde mümin erkekler ve mümin kadınlar için söz söylemek düşmez.''
''Resul size neyi verdiyse onu alın ve neyi nehyettiyse ondan sakının.''
yukarıdaki ayetler Rasulün konumunu ortaya koymaktadır.
Sünnetin kuranı tefsir etmesine örnek verecek olursak bekarlara zina etmeleri halinde yüz değnek vurulması, Kur’an tarafından ortaya konulurken evlilerin recmedilmesi, sünnetin ortaya koyduğu bir tefsirdir. yine namaz, oruç, hac gibi durumların teferruatı Rasulullah -a.s- tarafından ortaya konulmuştur.
Tev'il kuranda sadece Allah'ın ortaya koyabileceği bir açıklama ve olayların içyüzü olarak ortaya konulmuştur.Ali İmran 7 deki muhkem ve müteşabih meselesinde görüldüğü gibi mütaşabihlerin anlamlarını ancak Allah bilmektedir. İlimde derinleşmiş olanlar ise ''Biz ona inandık hepsi Allah katındandır'' derler. Ama kalplerinde fitne bulunanlar Allah'ın istemediği yöne yönelerek mütaşabihleri tevil etmeye çalışırlar Kişinin bu şekilde tev'ile yeltenmesi ise ya bir sapıklıktan kaynaklanır ya da sapıklığı arttırmaktan başka bir sonuç doğurmaz.
BEŞERİ BİR FAALİYET AÇISINDAN TEFSİR VE TE'VİL
Peygamber dönemine baktığımızda sonradan kurumlaşmış bir tefsir ve te'vil kavramlarını görmemekteyiz. Ashab tefsiri Rasulullah’ın örnekliğinde Kuranı pratiğe aktarmak şeklinde anlıyordu. Tev'il kelimesini işin aslına döndürülmesi ve mananın beyanı olarak kullanıyorlardı. Daha sonraki dönemlerde tefsir ve te'vil anlayışında sapmalar başladı. Sahabe tev'ili farklı delillere sahip olan bir şeyin kuvvetli olana döndürülmesi şeklinde anlarken daha sonrakiler zayıf olana döndürülmesi şeklinde anlamaya başlamışlardır.
Beşeri tev'ilin faaliyeti ancak hadiselerin tev'ilinde ortaya çıkan bir durumdur. Beşeri tev'il insanın Allah'ın ortaya koymuş olduğu tev'ile karşı bir tavırdır. Bu tavra göre insanlar açısından iki tür te'vil söz konudur.
A) Hak Tev'il ( Tevhidi tev'il)
B) Batıl Tev'il ( Şirki Tev'il)
Hak tev'il insanın meselelerinin çözümünü Allah ve resulüne döndürmesidir. Müslüman herhangi bir meselesinde teslimiyetle Allah ve Rasulünün hükmüne boyun eğdiğinde ve onu pratiğe aktardığında hak tev'il yapmıştır.
4/Nisa-59: Ey inananlar, Allah'a itâ'at edin, Elçiye ve sizden olan buyruk sâhibine itâ'at edin. Eğer herhangi bir şeyde anlaşmazlığa düşerseniz; -Allah'a ve âhiret gününe inanıyorsanız -onu Allah'a ve Elçiye götürün. Bu, daha iyidir ve sonuç bakımından da daha güzeldir.
Batıl tev'il ise meselelerin çözümünde Allah'a ve Rasulüne teslim olmayıp kendi heva ve heveslerini veya tağutu hakem kabul etmesidir.
4/Nisa-60 :Şunları görmedin mi, kendilerinin, sana indirilene ve senden önce indirilene inandıklarını sanıyorlar da hakem olarak tâğûta başvurmak istiyorlar! Oysa kendilerine onu inkâr etmeleri emredilmişti. Şeytân da onları iyice saptırmak istiyor.
Ayetlerin açıklanmasında insanın kendisini hakim görmesi, olayları ve ayetleri kendi aklını hakim kılarak tefsir ve te'vil etmesi şeytani bir tefsir ve tev'il olarak kendini göstermektedir.
TEFSİR ANLAYIŞINDA ORTAYA ÇIKAN YANLIŞ ANLAYIŞLAR.
Sahabe ,tefsiri Allah ve Rasulünün vermiş olduğu direktifleri anlayıp hayata aktarma olarak anlarken sonra gelen nesil bu anlayıştan uzaklaştı.
Tefsirin yanlış anlaşılmasının ve sahabenin anladığı anlamdan farklı algılanmasın çeşitli sebepleri vardı.
A) Sahabe kuranın , müşkil, mübhem manalarının bulunması gibi problem bilmezken sonraki nesil kuranın bazı kapalı anlamlarının olduğu görünüşte bazı çelişkili durumların olduğu fikrine eğilim göstermeye başladı.
Bunun sebebi tefsire bir ilim gözüyle bakılmasıdır. İnsan bir kere Kur’ana salt ilim gözüyle baktığında artık bir çok yeni kavramlar türetmekten kendini alamaz. Nitekim; mücmel, müşkil, hafi, mutlak, mukayyed, zahir, batın, vs kavramlar bu nedenle ortaya çıkmıştır.
B) Sahabe döneminde, üstünlüğün ölçüsü fertlerin hareketleri, davranış ve niyetleri olarak değerlendirilirken daha sonraları bilgi sahibi olma ön plana çıktı. Bu durum tefsirin, alimler adı verilen sınırlı bir zümrenin tekelinde bir ilim olarak algılanması neticesini doğurdu.
C) Tefsir bu şekilde algılanınca tefsir masa başında oturularak cilt cilt kitapların karıştırılması ve bunlardan yararlanılarak kitaplar yazmak olarak değerlendirilir oldu.
D) İnsanlar her şeyden önce Kuran ve vahiy karşısında kendi akıllarının konumunu belirleyemedikleri için vahyi kendi akıllarının kalıplarına dökerek bambaşka bir şekilde Kur’an’ı insanlara sundular.
Bütün bulardan sonra tefsir uleması denilen kimseler tefsir ilmi alanında tefsirler yazmaya başladılar.
Şimdi bunları teker teker inceleyelim.
1) Rivayet tefsiri: Buna me'sur veya nakli tefsir de denir. Kur’an’ı açıklamak mübhem noktalarını açıklığa kavuşturmak için Kur’an, sünnet, sahabe, tabiilerin sözlerine göre tefsir etmektir. Rivayet tefsirinde Rasulullah’ın hadislerine başvurulmuş fakat başvurulurken hadisin derecesini, senedini, araştırmamışlardır. Hatta İsrailiyatın etkisiyle tefsir yapmışalardır. Zayıf hadislerle yapılan tefsirler Kur’anın mesajını gözardı edilmesi sonucunu doğurdu. Bu tefsirde Yahudi ve Hıristiyan kaynaklı bilgilerin kullanılması yani israiliyatın bulunması Kur’anın pratik hayattan uzaklaştırılmasında ve mesajın saptırılmasına büyük etkisi olmuştur. Çünkü bu tefsirler insanın pratiğini ilgilendirmeyen son derece önemsiz ayrıntıları ortaya getirerek bunlarla kafa bulandırıyordu. Mesela: Adem'in cennette meyvesini yediği ağaç hakkında tartışmalar olmuş sanki bu çok gerekliymiş gibi, Nuh'un gemisinde kaç kişinin bulunduğu, geminin hangi ağaçtan yapıldığını ve Ashab-ı kehf'in köpeklerinin sayısı,rengi hep tartışma konusu olarak ortaya konulmuştur. Halbuki müslümanın bunları bilmesiyle ne kazanacağı hiç düşünülmemiştir. Halbuki, Allah ayetinde bize bunlarla uğraşmamız gerektiğini söylüyor.
'' Hakkında bilgin olmadığın şeyin ardına düşme. Muhakkak göz, kalp ve kulak bunladan sorumludur.'' İsra 36
Rivayet tefsirinin önde gelenlerinden olan İbn-i Kesir tefsirinde bile israiliyat haberleri vardır ki İbn-i Kesir,her ne kadar kaçınırsa kaçınsın yine israiliyat rivayetleri olduğunu tefsirinin başında zikretmiştir.
2) Dirayet tefsiri: buna rey ile ma'kul tefsir de denir. Rivayetle sınırlı kalmayıp dil, edebiyat, din, tarih, ve diğer ilimlere dayanılarak yapılan tefsirdir. Bu tür tefsirin yazılması eski yunandan çeviriler yapılmasına İran ve Roma medeniyetlerinin etkisi daha sonra gelenlerin zevklerini değişmesine neden oldu. Bu tefsirde akıl hüccet olarak ele alınır ve vahyi, akıl açıklar.
Bu iki tefsirden sonra zamanla başka tür tefsir hareketleri de cerayan etmiştir.
3) İşari tefsir: Tarikat ve tasavvuf ehlinin ayetlerin zahirini bunun dışında anlama, tev'il etmek maksadıyla ve işaret yoluyla geldiğini söyledikleri tefsirdir.
4) Mezhebi tefsir: Kişilerin kendi mezheplerini ve ekollerini desteklemek amacıyla Kur’anın tefsir edilmesidir. İslami pratikliği açısından fazlaca önemli olmayan konularda ve bunların şartlarıyla uğraşılan tefsir çeşididir.
5) Kelami tefsir: Hilafetten saltanata geçilişi de tefsir anlayışının değişmesine sebep olan amillerden birisidir. Bu dönemde tefsirle uğraşan kimselerin iyiliği emretmek, kötülükten sakındırmak gibi hayatları için tehlikeli hareketlerle uğraşmaktansa pratiği hiç bir suretle ilgilendirmeyen konularda uğraşmayı yeğlemişleridir. Bu kimseler artık Kur’an’ın mahluk olup olmadığını, Allahın sıfatlarının hangilerinin zati, hangilerinin subuti olduğu, yedullah kelimesinden neyin kastedildiği gibi konularda tartışmalar oluşturmuşlardır. Böylece kelami tefsir ortaya çıkmıştır.
6) İlhadi tefsir: Bu tefsir, kişinin heva ve hevesine göre yapmış olduğu tefsirdir. Kişi kendi haraketlerinin doğru olduğu için veya başka bir sebepten dolayı Kur’andaki ayeti kendine göre tefsir eder.
7) İcazi tefsir: Kurandaki edebi üstünlüğü insanlara göstermek için yapılan tefsirlerdir. Bu tefsirler;Batı topluna karşı aşağılık duygusunun bir tezahürü olarak ortaya çıkmıştır.
Bütün bu ortaya konulan tefsirler daha sonra gelen insanlar arasında büyük bir titizlikle korundu.
Kuranı bir araştırmacı ve ilim adamı olarak değil de bir dava adamı olarak tefsir ediyorlardı Asıl olan da tefsirin bu şekilde anlaşılmasıydı. Tefsir bu şekilde anlaşıldığında sadece belli kişilere has kılınan bir faaaliyet değil, müslüman olan herkesin yapması gereken bir faaliyettir. Çünkü bu müslüman olmanın bir gereğidir. Kuranın Rasulün örnekliğiyle anlamak ve hayata geçirmek.
Ashabın tefsir konusunda aralarında ihtilaf pek azdır. ve bu ihtilaf birbirleriyle çelişki arzeden bir ihtilaf değildir. Ancak bazı kısımlarla olan bir ihtilaftır. Bu kısımlardaki ihtilafları iki kısıma ayırabiliriz.
* Bir ibareyi tefsir ve tabir ederken kullanılan ibarenin değişikliği yani kastedilen şey aynı ibareyle değil de o ismin değişik bir adıyla ifade edilmesi.
mesela: kılıç kelimesini Araplar üç değişik şekilde kullanımışlardır. a) seyf b)sarım c) müenned
İşte birinin seyf dediğine diğeri müenned demiştir.ihtilaf bu nev'idendir.
* Ayetlerin nazil olmasında olayların farklılığı yani sebepleri veya kişilerin farklılığı.
Bunların doğrulama imkanı var ise bunlar bir çok şey için nazil olmuş olabilir.
İşte sahabenin tefsirde ihtilaf ettiği hususlar.....Ama daha sonrakilerin tefsir ve te'vildeki anlayış ve ihtilafları çok değişiktir. Mesela kimisi tefsir yaparken temel ölçü olarak rivayetleleri esas alırken diğerleri aklı esas almıştır. kimileri de Kuuranın zahirini bir kenara atıp batınla uğraşmışlardır. Böylece mesele içinden çıkılmaz bir hal almıştır.
Bizim tefsir anlayışımız sahabenin tefsir anlayışından farklılık arzetmeyecektir.
TEFSİRDE İZLENMESİ GEREKEN YOL
Daha önce de belirttiğimiz gibi tefsir Rasulün örnekliğinde Kuranı anlama ve pratiğe aktarma çabasından başka birşey değildir. Herşeyden önce Kuran Allah tarafından tefsir ve tev'il edilmiştir. Bizim ayetler karşısındaki tavrımız onu anlamak, düşünmek ve pratik olarak hayata aktarmaktır. Böyle bir tefsir anlayışı her müslümanın yapması gereken bir şeydir. Çünkü her müslüman Kuranı anlayıp onu pratiğe dünüştürmekle yükümlüdür. Kuranı ancak vahyin ortaya koyduğu şekilde anlayabiliriz. Ne fazla bir şey ekleyebiliriz. ne de eksiltebiliriz.Kuranın ortaya koyduğuyla ve Peygamber -a.s.-ın, ayetleri hayatına nasıl pratize ettiği de bizim için önemli bir yer tutar . Bizim yapacağımız tefsir çalışması ve yine tefsir bir zümrenin malı da değildir.
Tefsiri vahyin tefsir ettiği anlayışından yola çıkarak açıklamak mecburiyetindeyiz. Çünkü din tamamen ekmel kılınmıştır. Bundan sonra hiçbir şeyin hüküm olarak vahyin önüne alınması söz konusu değildir.
Tefsir yapılırken Kuranın kendisini açıkladığı fikirnden yola çıkmamız zorunlu olarak bizi meseleleri Kuranın bütünlüğü içerisinde değerlendirmeye götürür.
Bu durumda namaz, zekat, içki, kıtal,vb. konularla ilgili ayetlerde hiçbir müşkillik, tenakuz gibi görünme olayları ortaya çıkmayacaktır.
Ayrıca sebeb-i nüzulun bilinmesi ayetleri pratik hayata geçirilmesi açısından bilinmesi gereken bir husustur. mesela: ''kendi ellerinizle kendinizi helaka-ateşe- atmayınız.'' ayetinin nüzul sebebi bilinmesi gereken bir husustur. Nitekim bu ayet insanları savaştan el çekmeye değil savaşa devam etmeye teşvik etmektedir.
Tefsirde teslimiyet önemlidir. Kişinin kendisini Kurana teslim edip onun yönlendirmesine gönül rahatlığıyla bırakmalıdır. Kuran esas alınıp hayat Kurana döndürülmelidir. Yaşanılan hayat esas kabul edilerek bu hayata Kur’anı sıkıştırmaya çalışmak Kur’an’ın katli demektir.
Kurana yaklaşırken açık ve tarafsız bir kafa ile yaklaşılmalıdır. Sahip olunan ön yargıların tümünden zihin temizlenmelidir. Önceden şuradan buradan elde edilen fikirler kafadan silinmelidir.Çünkü kendi ön yargılarla Kur’ana yaklaşan kişiler satırlar arasında kendi düşüncelerini okurlar ve bu nedenle Kur’anın iletmek istediği mesajı kavrayamazlar.
Kurana yaklaşırken aklın sınırlarını iyi çizmek zorundayız. çükü mistik ve modernistlerin düştüğü hataya düşmemek için bu gereklidir.
Bizler kurana yaklaşırken aklımızı vahye uydurmak zorundayız. yoksa modernistlerin yaptığı gibi vahyi akla uydurmak zorunda kalırız. Vahyi akla uydurduğumuzda Kuran iyi olarak anlaşılamaz ve Kuranın kastettiği anlamların dışına çıkılır. İnsan aklı ancak selbi bir kontrol mekanizmasıdır. görevi hayata bedenin adımlarını ve kalbin duygularını vahye göre atıp atmadığını tesbit etmektir.
Tefsir çalışması yapılırken tahrif edilmiş kavramları kullanmamak, anlamı asli kaynağından öğrenerek ortaya koymaktır. çünkü tahrif edilmiş bir kavramı tahrif edilmiş şekliyle kullanmak Kur’anın tahrifi demektir. Halbuki Kur’an terminolojisini kendisi oluşturmuştur. ve gerektiğinde Kur’andan yola çıkılarak kavramların aslı anlamlarına ulaşmak mümkündür.
Tefsir çalışması yapılırken ,İslamın metoduna uygun hareket edebilmek için Resulün ve sahabenin hayatıyla ilgi kurarak hareket etmeli ve onlarla kendi aramızda bir atmosfer birliği oluşturmak zorundayız aksi takdirde islami bir hayatı yaşamamız mümkün değildir. Resulün, Ömer'in, EbuBekir'in, Kaab bin Malik'in hayatlarıyla hayatımız arasında bir paralellik olmazsa ne onları ne islamı ve ne de onların anladığı tefsir anlayışını anlayamayaz.
En Doğrusunu Allah Bilir

2 Mayıs 2009 Cumartesi

YOL OL

Yol ol ki o yol bizi,Hidayete götürsün (1/Fatiha-6)
Yol ol ki o yol bizi,nimet verilenlerle beraber buluştursun(1/Fatiha-7)
Yol ol ki o yol bizi,dalalette ve sapıkların yolundan uzaklaştırsın(1/Fatiha-7)
Yol ol ki o yol bizi,kıblemize götürsün (2/Bakara-142)
Yol ol ki o yol bizi,ümmet bilincine götürsün(2/Bakara-213)
Yol ol ki o yol bizi,Allah’a kulluğa götürsün (3/Ali İmran-51)
Yol ol ki o yol bizi,Kitaba sımsıkı sarılmaya götürsün(3/Ali İmran-101)
Yol ol ki o yol bizi,seçilmiş kulların yoluna götürsün (6/Enam-87)
Yol ol ki o yol bizi,kalpleri inşirah olanların yoluna götürsün(6/Enam-125)
Yol ol ki o yol bizi,başka yollara sapmamızı engellesin(.6/Enam-153)
Yol ol ki o yol bizi,İbrahim’in yoluna,gerçek dine götürsün(6/Enam-161)
Yol ol ki o yol bizi,tevekkül edenlerin yoluna götürsün,(11/Hud-56)
Yol ol ki o yol bizi,karanlıklardan aydınlıklara ulaştırsın(14/İbrahim-1)
Yol ol ki o yol bizi,Darus Selama-Cennete götürsün (10/Yunus-25)
Yol ol ki o yol bizi,Adil topluma götürsün (16/Nahl-76)
Yol ol ki o yol bizi,doğru yolda olduğunu bilerek gittiğimizin farkına vardırsın .(20/Taha-135)
Yol ol ki o yol bizi,hoşnut etsin ve bu yolda sözün en güzeline yönelelim(22/Hac-24)
Yol ol ki o yol bizi,içimizde sıkıntı olmadan gönülden bağlanmamızı sağlasın(22/Hac-54)
Yol ol ki o yol bizi,yolundan çıkarmasın(23/Mümimun-74)
Yol ol ki o yol bizi,Allah’ın açık ayetleri anlamamızı sağlasın(24/Nur-46)
Yol ol ki o yol bizi,başka yollar aratmaya yöneltmesin(36/Yasin-66)
Yol ol ki o yol bizi,Cehennemden uzaklaştırsın(37/Saffat-23)
Yol ol ki o yol bizi,Musa ve Harun’un yoluyla birleştirsin(37/Saffat-118)
Yol ol ki o yol bizi,aşrı gitmekten ve adaletsizlikten korusun(38/Sad-22)
Yol ol ki o yol bizi,Kur’an’ın aydınlığıyla ışıtsın(42/Şura-52)
Yol ol ki ol yol bizi,vahye sımsıkı yapışmamızı sağlasın(43/Zuhruf-43)
Yol ol ki o yol bizi,kıyamet geleceği şüphesinden uzak tutsun(43/Zuhruf-61)